İstanbul'un etrafını çeviren surlar tarihte 5. yy.dan başlayarak inşa edilmiş, yıkılmalar ve yeniden yapmalarla dört defa elden geçmiştir. Son yapımı MS 408'den sonradır. II. Theodosius (408-450) zamanında İstanbul surları Sarayburnu'ndan Haliç kıyısı boyunca Ayvansaray'a bu taraftan, ve Marmara kıyısı boyunca Yedikule'ye, Yedikule'den Topkapı'ya, Topkapı'dan Ayvansaray'a uzanıyordu.
hala yapıldığı dönemdeki malzemelerle ayakta durmakta restorasyon çalışmaları yapılıyor fakat daha iyi çalışmalar yapılabilir bakımsız kalmış durumda
Selimiye Kışlası İstanbul'un Üsküdar ilçesinde III. Selim tarafından Nizam-ı Cedid askerleri için inşa ettirilen kışla
Selimiye Kışlası ilk olarak III. Selim devrinde yeni kurulan Nizam-ı Cedid askerleri için kesme taş bir kaide üzerinde ahşap olarak inşa edildi. Yeniçeriler'in isyanı sonucunda yıkılan bu kışla II. Mahmut devrinde kâgir olarak yeniden inşa edildi. Sultan Abdülmecid devrinde iki defa yenilenen kışlanın dört köşesine yedişer katlı birer kule ilave edildi.
Selimiye Kışlası Kırım Savaşı sırasında İngiliz askerlerine tahsis edildi. Modern hemşireliğin kurucusu Florence Nightingale 1854'te kışlaya gelerek yaralı İngiliz askelerinin tedavisinde görev aldı. Florence Nightingale ve beraberindeki hemşirelerin kaldığı oda günümüzde müzeye dönüştürüldü.
Cumhuriyet döneminde farklı amaçlarla kullanıldı. 1959-63 yılları arasında "Selimiye Askeri Orta Okulu" adı ile askeri orta okuldu. Selimiye Kışlası günümüzde I. Ordu Komutanlığı merkez binası olarak kullanılmaktadır.
şu anda ihtişamlı yapısını ve ışıklandırılmış hali ile geceleri görünümü muhteşem olmakta
Bizans devri İstanbul’unda 455 yılında dikilen bulunan Markianos Sütunu Fatih’te Kıztaşı olarak isimlendirilen küçük bir meydanın ortasında günümüze ulaşabilmiştir. İstanbul’un fethinden sonra kurulan ilk Türk mahalleleri arasında “Kıztaşı Mahallesi” olarak adı geçmiştir. Uzunca bir süre Saraçhanebaşı’nda Yeniçeri odalarında bir evin bahçesinde kalan bu anıt bütün bölgeyi yakan Çırçır yangınından (1908) sonra yeniden yapılan düzenleme sonunda ortaya çıkarılmıştır.
Kızıl-gri Mısır granitinden iki parça olarak yapılmıştır. Kaidesi dört yüzlüdür ve beyaz mermerden yapılmıştır. her üç yüzündeki madalyonlar Yunan haçları ile bezenmiştir. Kaidesinde Nike heykelinin bulunuşundan ötürü halk arasında Kıztaşı olarak bilinmektedir. Kadesinin batı yüzünde bir de kitabe bulunmaktadır. Kitabede Latince olarak şu metin yazılıdır:
İşte bu imparator (birinci yurttaş) Marcianus'un anıtıdır
Sütunun üzerinde ise bir Korint başlığı bulunmaktadır. Başlığın İmparator Markianos'un heykellerinden birinin kaidesi olması muhtemeldir. Sütunun üzerinde bulunan ve İmparator Marcanius'a ait bronz heykelin 13. yüzyılda Venedikliler tarafından İstanbul'dan Bari'ye götürüldüğü ve şu an orada bulunan Barletta heykeli olduğu söylenmektedir.
ufak bir araştırma ile aslında ufacık görünen bir taşın ne kadar değerli olduğunu anlayabiliyor insan
**İlk gördüğümde çok farklı bir his, beni tarihe yönelik bir duygu kaplamıştı, her geçişimde vbakımda olduğunu görüyorum, Avrupalılar efem; Yanık Sütun diye bahsediyorlar. Ama gerçektende bakınca yanık bir silindir görüyorsunuz.Laleli den, SultanAhmet meydanına giderken görebilirsiniz.